7 Güzel Adamdan Biri
Arkadaş Çevresi

Arkadaş Çevresi

ARKADAŞ ÇEVRESİ

Lise yıllarında yazmaya başlayan İnan’ın ilk yazı ve şiirleri, Urfa Demokrat Gazetesinde yayınlandı. Urfa’da bir grup arkadaşıyla Derya adlı bir gazete çıkardı (1958). Hepsi de lisenin son sınıfında okuyan bu arkadaşların her biri ileride ünlü gazeteci, yazar ve yayıncı olacaklardır.

Mehmet Akif inan’ın şiir ve yazı çalışmalarını etkileyen iki arkadaş çevresi vardır. Bunlardan birincisi Urfa’da, ikincisi ise Maraş’tadır. Urfa’daki bu yazar ve arkadaş grubunun adları şöyledir: Abdülkadir Billurcu (Bizim Anadolu gazetesinin yazı işleri müdürü), Zübeyir Yetik (Bir dönem Milli Gazete genel yayın müdürü), Nihat Armağan (Fikir Yayınlarının kurucusu], Cuma Beyboğa (Derya gazetesinin sahibi], Nabi Kılıçoğlu, Mehmet Emin Balyan, Sabri Aslan, İbrahim Kızılgöl, Cemal Kayar, Ahmet Rüzgâr ve Yusuf Demirkol.

Urfa’da Sıra Geceleri geleneği, herkesçe bilinen önemli bir toplantı geleneğidir. Bu toplantılarda ev sahibinin çiğ köfte yapıp ikram etmesi adettir. Sıra gecelerinde divan şairlerinden şiirler okunur ve klâsik musikî meşk edilir. Bu toplantılarda Özellikle Fuzûlî ’nin ve Nâbi’nin gazelleri sevilerek okunan şiirlerdir. Ayrıca Urfalı şair Abdi, şair Şevket ve Yaşar Nezihe Hanım’dan da şiir ve gazeller okunur. Bu gazellerin çoğu bestelenmiştir. Şair M. Akif inan’ın şiire karşı olan sevgisi ve tutkusu, içinde bulunduğu böylesi bir ortamdan kaynaklanmaktadır. 1950’li yıllardaki Urfa’nın şehir hayatı, Urfa’daki sanatkâr ve musikişinas arkadaş çevresi, Urfa’da yasayan insanların geleneksel kültür ve edebiyatımızla olan yakın ilişkileri, inan’ı büyük ölçüde etkilemiştir. Şair o günleri şöyle anlatmaktadır;

“Hafta sonlarında birbirimizin evlerinde toplanırdık. Hem çiğ köftelerimizi yer, hem de konuşmalar, tartışmalar yapardık. Kendi aramızda münazaralar düzenlerdik. Müzik de yapardık. Benim ayrıca şehrin önde gelen hanende ve sazende takımıyla da ahbaplığım vardı. Mesire yerlerine gider, sabahlara kadar eğlenir, fasıllar geçerdik. Ayrıca arada bir Muhammed Hafız’a giderek ondan eski yazı ve Farsça dersleri de alıyordum. Tabii  baş tutkum ve uğraşı olanımsa şiirlerdi.”

Şiir ve sanat çalışmalarını etkileyen ikinci arkadaş çevresi; lise son sınıfının ikinci yarısında Urfa’dan sürgün olarak gittiği Maraş lisesindeki edebiyata ilgi duyan arkadaşlarıdır. Burada tanıştığı arkadaşlarıyla bütün bir ömür boyu ayrılmayarak edebiyat yapacak, edebiyat dünyamızda önemli izler bırakan iki derginin kurucuları arasında yer alacaktı.

Akif inan’ın 1959’da Maraş lisesi son sınıfındayken tanıştığı, sanat ve edebiyata ilgi duyan, şiir, hikâye ve denemeler yazan arkadaşları arasında başta Nuri Pakdil olmak üzere Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Alaeddin Özdenören ve Rasim Özdenören bulunmaktaydı. Maraş’taki arkadaşlarının hepsi yeni edebiyat taraftarı olmalarına karşılık Akif inan”in klâsik edebiyat geleneğimizden yana olması bu iki farklı edebiyat yanlılarını ayırmaz, bilâkis düşünce ve edebiyat dünyalarını daha da zenginleştirir.

Maraş’ta öğrenciyken Hizmet adlı bir mahalli gazetede sürekli yazılar yazar. Kendi ifadesine göre oldukça ilgiyle karşılanan “Urfalı Şairler” konulu bir de konferans verir. Okul dışındaki zamanın önemli bir bölümünü sanat bağlısı arkadaşlarla bir araya gelerek geçirdiğini, yazar ve şair Şeref Turhan’ın kitapçı dükkânı, Çocuk Bahçesi, Batı Park arkadaşlarıyla buluşma yerleri olduğunu özel notlarında kaydeder. Buluştuğu arkadaşlar arasında Mehmet Bayazıt, Hasan Seyithanoğlu, Sait Zarifoğlu gibi fikir ve sanat tiryakisi arkadaşların olduğundan söz eder. Bundan sonrasını Akif inan’ın kendi notlarındaki ifadelerinden aktaralım:

 

“Bu görüşmeler esnasında adı çok sık geçen bir kişi vardı. Kendisine hayranlık ve saygı duyulan bu kişi Nuri Pakdil’di. Şimdi İstanbul Hukuk Fakültesinde öğrenciymiş, Maraş lisesinde okurken Hamle adlı bir dergi çıkarmış, edebiyat çevrelerinin tanıdığı birisiymiş. Kulağım ona dair bu tür bilgilerle dolmuştu. Günlerden bir gün Pakdil’in Maraş’a geleceğini işittim. Bu haber, yalnız sanatla ilgilenenlerce değil, daha bir çok kişi ve çevrelerce bir coşku ile yayılıyordu. Daha iyi anladım ki, Pakdil, sevenleri; sayanları çok olan birisiymiş. saygın bir aileden gelen, sosyal ilişkileri güçlü, sözü savı dinlenen, hatta bir oranda  karizması olan bu kişi, yani Pakdil, bir gün Maraş’a çıkageldi. Beklenen adam geldi.”

Ankara’da, hemşehrisi Salih Özcan’ın çıkardığı ve ilk sayısı Kasım 1958’de yayınlanan, İslâm’ı Hilâl dergisinin (1962-1964 dönemi) müessese müdürlüğünde bulunur. Bir kısım yazıları bu dergide yayınlanır. Hilâl dergisinin yayınlarını yönetir. Bu dergi, 19601ı yılların önemli aylık İslâmi mecmualarından biridir.

M. Akif inan, 1964-1969 yılları arasında Türk Ocaklarında önce müze ve kütüphane, sonra merkez müdürlüğü yapar. Bu dönemde başta Türk Yurdu olmak üzere, Türk Ruhu, Filiz, Fedai, Orkun, Oku, Defne, Yeni istiklâl gibi dergi ve gazetelerde şiir ve yazıları yayımlanır. Bu dönem içinde yazıp da dergilerde yayınladığı hiç bir şiirini daha sonra yayınlayacağı iki şiir kitabına almaz.

 

23.07.1965 yılında edebiyat öğretmeni Sevim Hanımla evlenir. Bu evlilikten bir kızı dünyaya gelir. 1967 doğumlu Şakire Bönü. Akif İnan’ın hayattaki bu tek kızından başka evlâdı olmamıştır. Bu kızından biri kız diğeri erkek olmak üzere iki torunu vardır.

Mehmet Akif inan’ın Ankara Seyranbağları, Ballıbaba Sokak Gül Apt. 82/2’deki evi, annesinden kendisine kalmıştır. Bu evde sürekli edebiyat ve sohbet toplantıları yapılırdı. Bu alışkanlık ve gelenek, Urfa’dan tevarüs ettirdiği sıra gecelerinden kaynaklanmaktadır. Bu eve M. Akif İnan’ın Ankara’daki sanat çevresindeki arkadaşlarından başka şair ve düşünür Necip Fazıl Kısakürek da çok sık gelmiş ve kalmıştır. Üstad Necip Fazıl’la tanışması ise daha eski tarihlere dayanır. M. Akif inan 1960lı yılların başında Büyük Doğu mecmuasına şiir ve yazı gönderir. Bazı şiirleri bu dergide yayınlanır, l965’te Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin Dekanı Prof. Dr. Emin Bilgiç’tir. Akif inan’ın ricası ve büyük gayretleriyle Necip Fazıl İstanbul’dan Ankara’ya konferans vermeye davet edilir. Üstad, büyük ses getiren bu konferansını bu fakültede İnan’ın gayretleri sayesinde gerçekleştirir. Bundan sonra aralarında hususi dostluk başlar. Necip Fazıl’ın en çok sevdiği ve takdir ettiği birinci halkadan öğrencisi olan Akif inan, bir şiirinde kendisine Üstadın Büyük Doğu mecmuasının annelik ettiğini, hayatı boyunca savunduğu bütün fikirlerini Büyük Doğu’dan özümlediğini, adeta bir anneden süt emer gibi emdiğini açıklar:

Anamı sorarsan Büyük Doğu'dur.

Anamı sorarsan Büyük Doğu’dur Batı ki sırtımda paslı bıçaktır.