7 Güzel Adamdan Biri
Urfa – Ankara Günleri

Urfa – Ankara Günleri

[Urfa, 12 Temmuz 1940- Urfa, 6 Ocak 2000]

Günümüz şair ve yazarlarından Mehmet Akif İnan, Urfa’nın kavurucu yaz sıcaklarının başladığı bir ayda, yazın ortasında, 12 Temmuz 1940 tarihinde Balıklıgöl Mahallesinde doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları Su Meydanı mahallesindeki evde geçti. Babası, Urfa’nın Mirzaali aşiretinden gümrük memuru Hacı Müslim Efendi’dir. Annesi Maraşlı olup Dedeoğullarından Mehmet Tevfik kızı Şakire Hanımdır.

Soyunun nereden geldiğini, kendisiyle yapılan bir söyleşide söyle anlatmaktadır: “Dedelerimizden bize ulaşan rivayete göre bundan 600 yıl kadar önce Mirza Ali adlı bir bey, bir mecburiyet yüzünden çoluk çocuğunu olarak Konya’dan kalkıp Urfa’nın Suruç kazası yakınlarındaki bir yere göçer ve yerleşir. Zamanla çoğalarak köyler oluştururlar. Bir kolları Urfa’ya gelir. Ben aşağı yukarı on nesildir Urfa’da oturan Mirzaali oymağının çocuğuyum.”

Babası Hacı Müslim Efendi küçük yaslarda medresede, daha sonra Mekteb-i Sanayi’de okumuştur. Askerlikten sonra memuriyete giren babasının ilk görev yeri Antep’tir. Babası Hacı Müslim Efendi, Akif İnan’ın annesi Şakire Hanımla Antep’te evlenir. Şakire Hanım, Maraş’lı olmasına rağmen dedesinin müteahhitliği sebebiyle o tarihlerde Antep’te oturmaktadır. Bu evlilikten dördü erkek, ikisi kız altı çocuk dünyaya gelir. M. Akif, altı kardeşin en büyüğüdür. Aynı söyleşide çocukluğunu söyle anlatır:

“Oldukça gürbüz ve sağlıklı bir çocukmuşum. Fakat sonraları birçok hastalıklar ve kazalar geçiriyorum, ilkokula benden bir yaş küçük olan kardeşim Ali ile birlikte başladık. O benden çalışkandı. Zaten hiç bir zaman öyle ahım şahım bir öğrenci olamadım. Çocukluğumda hatta delikanlılığımda oldukça duygusal, içedönük, romantik biriydim. Biraz da inatçılığım vardı. Bir hayli de kavgacıydım. O yaşlarımda çok dövüşlere girmiş çıkmışlığım vardı. Bu dövüşçülük, lise döneminde spora, özellikle güreşe dönüştü, Lisede güreş kaptanıydım.”

İlkokulu Urfa’da Cumhuriyet İlkokulu’nda okudu (1952). Ortaokulu ve Lise son sınıfa kadar Urfa Lisesi’nde okudu (1958). Son sınıfta iken öğretmeniyle yaptığı bir münakaşa yüzünden annesinin memleketi olan Maraş’a sürgün gider ve Maraş Lisesi’nden mezun olur (1959).

1959’da Ankara’ya gelir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydolur. Fakülte ikinci sınıfta iken hocalarını beğenmediği, bilgilerinin yetersiz olduğu düşüncesi ve kendisinin daha fazla bilgiye sahip olduğunu zannetmesi sebebiyle okulu bırakır.

 Daha sonraları Nuri Pakdil’in ricasıyla 1962’de tekrar fakülteye girer ve on sene sonra 1972’de yaz döneminde buradan mezun olur. Öğrencilik yıllarını kendisi şöyle anlatmaktadır: “ilk, orta ve lise son sınıfa kadar Urfa’da okudum. 1950’den itibaren Türkiye’nin içine girmiş olduğu değişim süreci herkesin üzerinde etkili oluyordu. Yavaş yavaş fikri ve siyasi bir uyanma dönemi başlamıştı. Aydın ve halk giderek üstünden korkuyu, çekingenliği atıyordu. Çok partili hayat, insanlarımızı değişik fikirleri savunmaya, inançlarını konuşabilmeye biraz imkân vermişti. Farklı dergiler, gazeteler çıkıyordu. Ben okumayı seven bir aileden geldiğim için bu yayınlan izliyordum. Çevremin ve ailemin muhafazakâr oluşu, kişiliğimde değerini almıştı. Bu kişiliğin üzerine yayınlar da eklenmeye başlayınca daha sosyal bir alana doğru yol alıyordum. Benim gibi olan sınıf arkadaşlarım vardı. Birbirimizi etkiliyorduk. Hepimizde okuma tutkusu vardı. Doğunun, Batının Türkçe’ye çevrilmiş belli başlılarını hızla deviriyordum. En sıkışık günlerimde bile altı, yedi saat verebiliyordum okumaya. Tatil günlerinde bu bazen on saati geçiyordu. Bir yandan da yazma hevesim başlamıştı.”